Bu yazımda öncelikli olarak sizlerle geçtiğimiz günlerde , yeni mezun bir
şirkette işbaşı yapan bir arkadaşımızın benimle olan diyaloğunu aktarmak istiyorum.
Konuşma aynen
şöyle geçiyor:
Siz de bir bir IK
cısınız ama kusura bakmayın IK cılardan
hiç hoşlanmıyorum, ne iş yaparlar neye yararlar anlamıyorum.
GŞ. Ne oldu, sizi böyle düşündüren nedir ?
Şu an bir
şirketin Muhasebe Departmanında
çalışıyorum (Türkiye nin önde gelen firmalarından biri) İşimden
nefret ediyorum. Kaç kez IK ya giderek başka departmana geçmek
istediğimi söyledim, hiçkimse ilgilenmedi bile, bu şirketten de nefret
ediyorum.(Kişi İşletme Yüksek Lisansını bitirmiş)
GŞ. Peki bu şirkete başlayalı ne kadar oldu ?
6 ay
GŞ. Size işe alımda hangi departmanda
çalışacağınız, hangi işleri yapacağınız söylenmedi mi? Size tanımlanan işle şu
an yaptığınız iş farklı mı?
Muhasebede
çalışacağım ve ne iş yapacağım aynen söylendi,
bir farklılık yok.
GŞ. Peki bu işi
yapmak istemiyorsanız, başlangıçta neden bu işi kabul ettiniz?
Sizin Türkiye deki
işsizlikten haberiniz yok
sanırım.
GŞ. Daha sonra
başka departmana geçerim diye mi düşündünüz?
Evet
GŞ. Bu
düşüncenizi işe alımda İnsan Kaynakları ile paylaştınız mı?
Tabi ki hayır
GŞ. Öncelikle Türkiye deki işsizlikten tabii ki haberim var, Türkiye deki işsizlikten IK mı
sorumlu ? IK organizasyonun ihtiyacına göre uygun adayı temin ederek işe
alımını yapar, sonrasında da tabii ki çalışanın performansını, gelişimini takip eder, sıkıntılarına çözüm yolları
bulmaya çalışır. Fakat herkes “şirkete gireyim bir süre sonra nasılsa
departmanımı değiştiririm” mantığı ile
başlarsa organizasyonun ihtiyaçları ne olacak?Sonraki süreçlerde belki başka departmanlar için
de değerlendirilebilirsiniz fakat siz bu
işe başlayalı daha 6 ay olmuş. Bu arada
IK nın hatası belki şu : Siz, bu işten kişisel anlamda mutlu olur musunuz,
sizin beklentileriniz neler bunu iyi
açamamış, iyi saptayamamış diyebilirim.
Bu konuşma size
pek yabancı gelmedi, belki değişik
versiyonları ile işhayatında
birkaç kez karşılaştınız, sıkça
duydunuz.Yaptığı işi sevmeyen, başka yere de kıpırdayamayıp mutsuz çalışanlar. Sorun ve çözümü uzaklarda
değilken, kaynağına inilememiş çözümlenememiş, kişiye artık ızdırap vermeye
başlamış.
Türkiye de meslek
seçiminin kişilerin yeteneklerine göre
değil de sözel veya sayısal başarı puanlarına göre yapıldığını, sayısalda iyi
olan bir öğrencinin sözel yeteneği de
olsa puanı boşa gitmesin diye sayısal yerlerİ tercih ettiğini, ya da puanı
nereye yetiyorsa o üniversite ve bölüme gidildiğini, sonrasındaysa “boşuna”
okudum söylemlerine ya da gayet yüksek puanlı bir üniversite veya bölüm okuyup da o meslekte
zoraki çalışıp çok da başarılı olamayan çalışanlara alışığız diyebilirim.
Yeteneğinizin ve kişiliğinizin o işle uyması, sizi
işinizde kendinizi güvende
hissettirecek sonrasındaysa mutluluk
hissi yaratacaktır.Bu durumda
başarıysa kaçınılmaz sonuçtur.
Benim bu diyaloga
ilişkin olarak yeni mezun gençlere tavsiyem şu : Hangi alanda çalışmak
istiyorsunuz, hangi alanda kariyer
yapmak istiyorsunuz bunu iyi saptayarak iş hayatına başlarsanız çok daha mutlu ve başarılı olursunuz.
İşsizlik var hangi alanda olursa işbaşı yapayım zihniyeti ile başladığınız bir
iş zamanla sizi mutsuz edecek ve işsiz kalmayayım
derken birkaç ay sonra yine işsiz
kalabileceğinizi unutmamalısınız.Kariyer hedefini zi belirleyerek, hedefe yönelik olarak kendinizi geliştirir,
bu yönde mesleki derneklere üye olup takip ederek bu alanda ısrarla çalışma
istemi ile iş başvurularınızı yaparsanız, süreç biraz uzasa da sonuç sizin için çok daha iyi olacaktır.
Kariyer yönetimi,
öncelikli olarak kişinin kendini tanıması, ne istediğinin farkındalığı ile
başlar, unutmayalım ki kariyerinizden
öncelikli olarak kendiniz sorumlusunuz ...
Gulcin hanim Merhaba, paylaşiminizi pür dikkat bir soluk ta okudum cunku gercekten reel sektörde i kaynakları departmanlarını ne iş yaptığını ne dusundügünü psikolojisini 11 yıldır aktif çalışma hayatında olan biri olarak çözebilmis deilim siz ne derseniz deyin ne kadar kariyer portalı süslü puslu cümlelerde kursaniz i kaynakları bu ülkede işlemiyor yada işliyor sadece ne kadar dogru tartisilir örnek vermissiniz kişisel yaşadığınız bir olayı iki paraGraf sonra i kaynakları uzmanı bazı noktaları açamamis diyorsunuz hangi konuyu acabiliyorlar ki zaten 10 yıllık sektör tecrübenle mulakata girersiniz uni den daha yeni mezun olmuş toyluktan yeni çıkmış yapmacık tavırlar eşliğinde samimiyetsiZ bir gülüş ile karsilanirsin aynı klişe sorular " yerimizi kolay bulabildinizmi" bla bla bla görüşmeye geçilir tabi karsinizdaki ego tavan yapmış bir vaziyette ben seçilmem secerim edalari onada eyvallah bilgi deneyiminizden bahsetmeye basladiniz anda karşı tarafın gardı düşücek bilinen gercek buda bizim ikaciligimiZ olsun çünkü işi ondan daha iyi biliyorsun görüşmeyi yönlendirmesi için sorularla es verirsin karşı tarafa ama o çoktan akşam arama motorundan öğrendiği insan piskolojişi adlı filmi çoktan dvd ye koymuştur benimle sıkı tokalastimi göz teması kurdumu vücut dili nasildi ses tonu alcak bacak bacak üstüne sağ tarafa attı saçma sapan şeylerin peşine düşmüştür bu dediklerimi yeni mezun olmayıp çok yapan insan kaynaklarıda var sanırsın silikon vadisinde calisicaksin elbette sorgulayacaksin posizyonun gerekliliklerini yerine getirebilecekmi liderlik vasıfları kurum kültürü hirlimidir hirsizmidir ama bu şekilde mi olur yha sizle iki gün boyunca yazarım bu konu hakkında nice nice örnekler ile ama gerçekten demez böyle gelmiş böyle gider
YanıtlaSilHocam bu ulkede kariyer plani "hamili kart yakinimdir"
YanıtlaSil