Bugün yine biraz
Neşet Ertaş dinlemek istedim. Neşet
Ertaş türküleri kendisinin de tanımladığı gibi “içinde hüzün barındırsa da insanlara
eğlenceli geliyor ve hemen oymamaya
başlıyorlar”
Usta türkülerinde o kadar iyi metafor kullanıyor ve duyguyu o kadar iyi aktarıyor ki.
Şimdi diyeceksiniz ki,
konu buradan nereye gidiyor ?
İletişime ilişkin eğitimlerde hep “Ne söylediğiniz değil, nasıl söylediğiniz
önemli” deriz. Türkü dinlerken, söz söyleme becerisi ve Neşet
Ertaş türküleri arasında bir bağlantı kuruverdim..
İletişim kazalarına en cok sebep olan; söylemek istenilenin sert söylenmesi,
karşımızdakini kırmamak adına hiç söylenmemesi ya da tam ve net olarak ifade
edilememesi kaynaklı yanlış anlaşılmalar değil midir?
Abdallık geleneğinin önde gelen ismi olarak gösterilen Usta, duygularını söze
öyle bir döküyor ki; hüznün, zaman zaman eleştirinin olduğu yerde dahi müziğinin tınısı insanları yerinden kalkıp oynatıyor,
büyük Usta da naifliği ile kırmadan dökmeden tek tek mesajlarını verebiliyor
Usta’nın türkülerinde hüzün, matem, sevinç gibi duyguların sık metafor
kullanımı ile güçlü bir şekilde anlatıldığını gördüğümüz gibi zaman zaman eleştirel ve protest
esintileri de görebiliyoruz.
Bu durumda ; en
güçlü duyguları bu kadar naiflikle
anlatana “Söz Söyleme Ustası” ünvanını
da eklememiz son derece haklı olacaktır.
Bu konuda söz bana
gelince Anadolu Kültürü’nü iyi
incelemek, türküleri iyi dinlemek gerekli bu kültürde çok öğreti var derken, Anadolu
Kültürü’ne hayranlığımda haksız mıymışım?
Bir anadan dünyaya gelen yolcu
Görünce dünyaya gönül
verdin mi
Kimi böyük kim böcek
kimi kul
Marak edip hiçbirini
sordun mu
Bunlar neden nedenini
sordun mu
İnsan ölür ama uruhu
ölmez
Bunca mahlukat var hiç
biri gülmez
Cehennem azabı zordur
çekilmez
Azap çeken hayvanları
gördün mü