.

24 Temmuz 2022 Pazar

O İki Sihirli Kelime : Hayaller ve Korkular

 



Küçük yerleşim yerlerinde geçen  filmleri çok severim.  Bu  da o filmlerden,   Çağan  Irmak  filmi.  Unutursam  Fısılda.

Filmde Hümeyra’nın ablası utangaç ve içe  dönük yapıda. Duygularını siir yazarak ifade eden ve birçok konuda  harekete  geçemeyen  bir yapısı var.

Hümeyra   ailesinden habersiz,  üstelik ablasının aşık olduğu ama bir türlü duygularını  gösteremediği bir gençle İstanbul’a gider ve giderken de ablasının herkesten gizlice yazdığı ve çekmecesinde sakladığı  şiirlerini de beraberinde alır.

Ablasının  cekmecesinden gizlice aldığı şiirlerle  sevdiği gence beste yaptırır  ve hatta o gençle de evlenir.   Artık  ünlü  bir  şarkıcı olmuştur.

Aradan yıllar geçer, büyüdüğü  kasabaya gider ablası hala aynı evde bıraktığı yerdedir ve hala   hayatında yapmadıklarından dolayı onu  suçlamaktadır. Aralarında şöyle bir konuşma geçer :

Abla              Benim şiirlerimi ve sevdiğim genci  çaldın

Hümeyra     Ben o şiirleri almasaydım o şiirler hala çekmecende kalacak ve tozlanıp gidecekti,  tıpkı sevdiğin gence sevdiğini söyleyemediğin gibi,  bak ben onunla gittim hala aynısın senin cesaretin yok ben cesurum.

Aklımızdan hergün  birçok  fikir geçiyor, bunları eyleme geçirebiliyor muyuz ? Geçirmediğimiz  gibi aksiyon alanları  da  görünce  sanki   bazen hayıflanabiliyoruz.

Yoksa  bu konuşmada olduğu  gibi,   o hiç gelmeyen zamana hapsettiğimiz  fikirleri yapa(ma) caklarımızı  kafamızın içinde   tozlanmaya   mı   terk ediyoruz?

İşte  bu sahnede ;  bu düşüncelerle birlikte,  kendimi  birden bir  İnsan Kaynakları  Profesyoneli  olarak   iş  dünyasında  tanışık olduğumuz davranışlar  ve hatta hani şu adaylarda aradığımız “Yetkinlikler”  üzerinden  düşünürken buldum.

1)      *   Hep duymaz mıyız    “Bu kadar  yeteneğim var, eğitimim var,  ama  onda  şans  var  işte”      Evet  yetenek, eğitim hepsi  çok önemli,  hayatta  şans  faktörüne de inanırım  peki   ya cesaret ?   O  fikirlerin  gün ışığına çıkması için  girişken olmak ve cesaret de  gerekli    - Girişimcilik

2)     *  Kardeş  şiirleri alıyor,  besteletiyor, şarkı yaptırıyor söylüyor. Bazen iş  hayatında  hemen yaftalarız,  “aslında o  hiçbir şey yapmadı  hep  başkaları yaptı”    Parçaları birleştirme,  Yaratıcılık  -  Yönetim ve Organizasyon becerisi

3)      * Duygular şiire dökülmüş - Şiirler çekmecede  gizli   -  Bilgiyi Paylaşmama - İletişim

4)      * Bazılarımız  harekete geçme konusunda isteksiz  davranırız,  ısrarla  eskiyi, geçmişi  savunuruz. Konfor alanından çıkamama -  Yenilikçilik – Değişime açıklık

5)      * Aslında  harekete geçeceğizdir de  zamanını bekliyoruzdur – Hızlı aksiyon alamama    (bazen  de  o zaman hiç gelmez)

6)      * Konfor alanından çıkmak isteyenleri  kendi iş yapma  şeklimiz konusunda zorlarız  ve hatta suçlarız  -  Öğrenememe, farklılıkları kabul etmeme   ve  baskın olarak gördüğüm   Güç Kaybetme Korkusu

Hayallerimiz  ve Korkularımız  hayatımızın  iki sihirli kelimesi.  Nedir bu korkularımızdan çektiğimiz,   siz  hayatınızda hangisinin galip gelmesini istersiniz ? 

Şimdi   elimize  boş  bir defter alalım  bir  sayfaya  Hayallerimizi,  bir sayfaya korkularımızı  yazalım   ve puanlayalım.  Korkularımızın hayallerimizi  unutturmasına  fırsat vermeyelim,  biliyorum  dönüştürebiliriz….


 

 


14 Şubat 2022 Pazartesi

Bağ Kurmak - Kitap ve Sevgi

 


14 Şubat Uluslararası Kitap Değişim Günü.  Bugünün sevgi  günü ile aynı güne gelmesi de bence  gayet  güzel olmuş ki,  benim de aşağıdaki yazımda içinde sevgi olan, kitap olan ve bugün yüzümde gülümseme  ile anımsadığım  anılarım  bulunmakta.

Sonrasında düşündüm ki   AVM ler, Perakende Zincirleri ve İşyerleri;  müşterilerinin, çalışanlarının  kitaplarını  getirip koyabilecekleri ve okumak için alabilecekleri kitap raflarına ait köşeler ve hatta okuma köşeleri  ayırsalar, kitap sevgisi aşılamanın yanında insanların  anılarında Markaları yerini  bularak,  güzel  bir bağ oluşmaz mı ?


Okullar  başlayinca öğretmenimizin verdiği kitap listesini elimize alır önce Mahallenin çocukları ile değiş-tokuş yöntemi ile kitapları değişirdik. Hatta elimizdeki kitaplar birbiri ile  eşleşmezse her birimiz o kitabı bulmak için tanıdıklarımızla iletişim kurar bizden büyük ağabey ya da ablalarımız da işin içine dahil olarak eksik kalan kitapların tamamlanması için hep birlikte çaba sarf ederdik. Kitaplar ve kimin kaçıncı sınıfa gittiğine dair sağlam algoritma oluştururduk.

Ne güzel diyaloglardı ve hala kulaklarımda :  Benim Teyzemin kızı Ayşe ‘nin  yan komşusu var ya işte o  5.sınıfa geçti, senin  4.sınıf Türkçe Kitabını “Hadi gidip soralım ondan  alalım, biz de ona Ahmet'in kitaplarindan veririz"

En son eksik kalan kitaplarımız için de hep birlikte toplanır eski kitapçılara gider, elimizdeki ihtiyaç fazlasını verir,  kitaplarımızı oralardan değiştirirdik. Aynı şekilde yaz tatiline çıktığımız dönemlerde de her birimiz eski kitapçıdan birer kitap alır, yine aramızda bu kitapları değişerek okur, böylece daha fazla kitap okumuş olur  ve okuduğumuz  kitapları da birbiririmize anlatırdık.


O yıllarda İzmir Karşıyaka’da yaşamış  olanlar bilir. Çarşıda eski Kitapçı İhsan ve Serpil vardı. Mahallenin tüm çocukları ile toplanıp eski kitapçılara gitmek  bizim için  çok da eğlenceliydi.
Bu arada eski kitapçılara gitmişken orada karıştırmaya ve okumaya daldığımız Zagor, Teksas, Red Kit, Mandrake gibi çizgi roman kitaplarını da yazmadan geçemeyeceğim. Bir kısmına şöyle bir göz gezdirir, elimizde kalan paramızla onlardan da alır, yine hep beraber değişerek okurduk. Her birimizin bu kitaplarda sevdiğimiz ve hayale daldığımız çizgi karakterler vardı. Hatta bu karakterlere öylesine hayrandık ki, evlerimizin bahçesinde toplanır, her birimiz kendi çizgi karakterini anlatır ve savunurdu.

Arada yaramazlıklarımız da yok değildi.  Okul dönemleri ders kitaplarının içinde gizlice okuduğumuz çizgi roman kitaplarını birbirimizin anne babasına  söylememek üzere söz vermelerimizi ve hatta kağıda yazıp, imzaladığımız sözleşmeleri  bugün anımsamak yüzümde kalan  ayrı bir  keyif, ayrı bir  gülümseme.

Ne güzel günlerdi. Bunun kitap okumayı özendirici, arkadaşlığı, yardımlaşmayı  teşvik ediciliği  yanında organize olma konusunda da iyi bir kazanım olduğunu söyleyebilirim.
Belki de o  yıllardan kalma bir alışkanlık ya da o yıllara duyulan özlem, hala eski kitapçılara gider, kitapları karıştırırım. Kitaba saklanmış söze dökülememiş kelimeler,  çizilmiş minik resimler, kitap arasında bulduğum kurumuş çiçek, yazılmış ama verilememiş mektuplar ve altı  çizilmiş satırlar.

Hepsini ayrı ayrı incelerim, hepsi ayrı bir yaşanmışlık.  En çok da sayfalarda altları çizilmiş satırları okumayı  severim. Altını çizdiklerimiz en cok kendimizden bir şeyleri bulduğumuz, kalbimize en çok dokunanlar  değil midir?