.

16 Temmuz 2013 Salı

Kral Çıplak



"Farklılıkları  Yönetmenin” asıl yöneticilik becerisi olduğu, aynılaştırarak yönetmeninse yönetmeden uzak olduğu ve bu kişilerin yöneticilik becerilerinin zayıf olduğunu, yenilenen ve yeniden şekillenen iş dünyasında hep  duyuyoruz. Aynı zamanda biz İnsan Kaynakları Profesyonellerinin    “farklıkları yönetme”, “değişim yönetimi”, “Yaratıcılık”, "Yetenek Yönetimi"  gibi yetkinlik kriterleri performans yönetim sistemlerimizde başı çeken konular.

Peki, bunları söylerken uygulamaya ne kadar koyabiliyor, söylediğimiz kadar çabuk ve samimiyetle bu yetkinlikleri sergileyebiliyor muyuz?

Sıraladığım  Yönetici yetkinlikleri özellikle yeni jenerasyon üst düzey yöneticilerin ağzından düşmeyen ve aynı zamanda  eski dönem yöneticiler de en fazla eleştirdikleri, zayıf olarak tanımladıkları yetkinlikler.

Bununla birlikte, bazı üst  düzey yöneticilerde göreve geldiklerinde ilk gördüğümüz  ve dikkat çeken icraatları şirketteki eski kadroları yenileştirmeleri. Yenileştirmek, iş rotasyonu şirkete yeni yeteneklerin katılması tabii ki güzel ve gerekli olduğunda her zaman yapılmalı da buna bir sözüm yok.
Dikkat çeken nokta bazen üst düzey yöneticilerin taze kan derken okul arkadaşlarını veya görevle hiç alakası olmayan okullardan mezun kişileri, aslen de  sadece kendi söylediklerini onaylatabilecek olanları  hiç alakası olmayan hem de kritik pozisyonlara getirmeleri. Şöyle düşünelim : şirketteki birçok kritik kadroda şirket üst düzey  yöneticisi ile aynı okulu bitirmiş aynı meslek grubundan insanlar var, hatta getirildikleri alanda iş tecrübeleri dahi yok. Farklı düşünceler, farklı fikirler organizasyonlara güç katar, yaratıcılık artar derken,  farklı yetkinlik gerektiren pozisyonlar  aynı yetkinliklere sahip çalışanlardan ya da sadece her denileni sadece onaylamaya hazır bulunanlardan ne kazanacaktır ? Bunu da geçtim. Bulunulan departmanın işine vakıf olmayan yönetici, alt kadrosundaki deneyimli  kadroyu  nasıl yönetecek?

İşin kısası insan yönetmek gerçekten sanat. Aynılaştırarak, baskı kurarak  yönetmekse zaten yöneticilik  değil. Kral Çıplak hikayesini hepimiz biliriz. Farklı fikirlerin çıkmasını engelleyerek  yönetme isteminin nedenine en iyi cevabı sanırım bu hikayeden çıkartabiliriz.

Umarım çağımızda Çıplak Krallar yerine,  yetkinliklerle giydirilmiş Yöneticiler artar.


Kendini çok akıllı sanan, giyimine kuşamına çok düşkün olan bir kral varmış. O kadar kibirli, o kadar kendini beğenmiş bir hükümdarmış ki, sürekli aynada kendine bakar, ne istiyorsa onu yapar, halka da istediklerine ses çıkarmasınlar diye baskı yaparmış. Bu sırada çok defa hata yapar, ama baskıcı tutumundan dolayı halk gerçekleri söylemeye korkarmış…
Günlerden bir gün, komşu ülkenin kralının ziyaret edeceğini duymuş. Kendisinden haz etmez, onunla ilgili hoş olmayan planlar yaparmış. “Fırsat bu fırsat, en şık ben olmalıyım.” diye düşünmüş ve terzi aratmaya başlamış. Demiş ki yaverlerine; “Dünya’nın her yerine habercilerimi gönderin, bir terzi bulun bana, dünyanın en güzel elbisesini dikecek terziyi!”
Bir sürü terzi gelmiş, lakin hiçbirisini beğenmemiş. Sonra bir gün yabancı güçlü bir krallık kendi terzisini yollamış krala ve bu gönderilen terzi demiş ki; “Öyle güzel bir kumaşım var ki, öyle şık olacaksınız ki, kimse sizden gözünü alamayacak. Herkes sizi konuşacak, çok güçlü gözükeceksiniz. Ve sizden önce hiç kimsede olmayacak bu giysi.”
Kral çok şaşırmış tabii, hemen kabul etmiş. Ama terzi eklemiş; “Tek şartım var, ben dikerken karışmayın.”
Gel zaman git zaman, sonunda terzi bitirmiş ve giydirmiş kralı. Kral aynaya bakmış ve üzerinde hiç giysi olmadığını görmüş. Tam kızacakken terzi demiş ki ; “Sayın kralım, bu kumaşı sadece akıllılar görebilir.”

Kral’ın kibri

Tabii bizim kral kibirli ya, aptal durumuna düşmemek için “Çok güzel” demiş. Etrafındakilere sormuş, elbette hepsi korktuğu için cesaret edememişler doğruyu söylemeye ve “Çok güzel efendimiz” , “Harika oldunuz efendimiz” demişler. Kral daha da böbürlenmiş tabii ki…
Ardından, büyük bir kendini beğenmişlikle çıkmış halkın arasına. Halk çok meraklı, çünkü duymuşlar sadece akıllıların görebileceği iddiasını. Halk, görünce şaşırmış, üzerinde hiç giysi yok…

Herkes görmüş, anlamış vaziyet, kralın nasıl kandırıldığını fark etmişler, ama korktukları için hiçbir şey söyleyememişler. O anda bir “çocuk” atlamış meydanın ortasına, parmağıyla kralı işaret etmiş ve gülerek bağırmış; “KRAL ÇIPLAK” diye. Bir anda halk, bu ilk sesle cesaretlenmiş ve kahkahalar atıp, hep bir ağızdan birlik içinde bağırmışlar; “Kral Çıplak!”  Bu seslere, kralın çevresindekiler de katılmış, korkuyu aşmışlar, zincirlerini kırmışlar ve hep bir ağızdan gerçeği söylemişler; Kral çıplak… 

14 Temmuz 2013 Pazar

Haftanın Dipnotu : İş sözleşmesi, bildirim öneli peşin ödenmek üzere fesh edilen işçinin yıllık izin hesabı

4857 sayılı İş Kanunu'nun 17.nci maddesine göre, ihbar öneli verilerek   iş sözleşmesi sona erdirilen işçinin, ihbar öneli süresi  yıllık izninin hesabına katılır. Ancak,  iş sözleşmesi ihbar süresine   ait ücret peşin ödenmek suretiyle fesh edilmişse, çalışılmadan geçen ihbar öneli süresi,  yıllık izin hesabına katılmayacaktır. Dolayısı ile  iş sözleşmesinin önel verilmeksizin feshi halinde;  yıllık izne esas kıdem süresi sözleşmenin fesih tarihindeki kıdemidir.

Haftanın Dipnotu : Kısmi süreli (Part Time) ve Çağrı Üzerine çalışma üzerine yapılan iş sözleşmesiyle çalışanların yıllık ücretli izin hakkı

Kısmi süreli (Part Time) ya da çağrı üzerine iş sözleşmesi ile çalışanlar da yıllık ücretli izin hakkından tam süreli (Full Time) çalışanlar gibi yararlanır ve farklı bir  işleme tabi tutulamazlar. Kısmi süreli ya da çağrı üzerine çalışanlar, iş sözleşmeleri devam ettiği sürece her yıl için hak ettikleri izinlerini, bir sonraki yıl izin süresi içine isabet eden kısmi süreli iş günlerinde çalışmayarak kullanacaklardır.

2 Temmuz 2013 Salı

Rol Modellerden Yenilerini Yaratmak



Çocuk oyunlarına dikkat ettiniz mi ? Cocuklar oynarken çevrelerindeki insanların  davranışlarını taklit ederler. Eskilerin deyimiyle söylecek olursak : “Çocuk gördüğünü yapar”

Örneğin;  çocuk doktorculuk oynuyorsa  kendi gittiği çocuk doktorunu, evcilik oyunlarında anne-babasını, öğretmen ile ilgili oyunlarda öğretmenini taklit eder. Çocuğa, öğretmeninin nasıl davrandığını öğrenmek isterseniz oyunlarına dikkat etmeniz yeterli. Sonra çocuk büyüdükçe yaşantısındaki kişiler artmaya başlar, artık hayatı boyunca karşılaştığı doktorlar, öğretmenler, gözlemlediği anne-babalar çeşitlenmeye  başlar ve çocuğun  verdiği reaksiyonlar gözlemlediği tek bir kişiyi göstermemeye başlayacağı gibi, artık bu guruplardan farklı kişileri taklit edebilecek ya da sentezleyebilecektir.
Dünyaya gelen bebekler  zamanla bulundukları ülkenin dilini öğrenir, hatta bulundukları coğrafyanın şivesini alırlar. Bunu doğumdan itibaren başlayarak duyarak, gözlemleyerek kendi kendilerine yaparlar, bir şekilde çevrelerini taklit ederler.

Drama eğitimi aldığım sırada, anne rolü aldığım bir oyun içerisinde bilinçsizce yaptığım bir davranışın
sonradan  anneme ait olduğunu hayretle  fark etmiştim.

İş hayatında da birçok insanı bilinçli ya da bilinçsiz olarak örnek alırız. İş hayatına yeni başlamış bir genç  ilk çalıştığı yöneticisinden iş hayatını öğrenmeye başlar, henüz karşılaştırabilecek kimse olmadığı için onun davranışlarını alır, rol model olarak kabullenir, tecrübelendikçe farklı yöneticilerle çalıştıkça o da tabii ki sentezlemeye başlar, her yöneticiden yeni birşeyler öğrenmeye kendince olumlu bulduğu özelliklerini almaya başlar. Mükemmeliyetçi bir yöneticiden işini hatasız ve dikkatli yapmayı, ikili ilişkileri iyi bir yöneticiden iletişim kurmayı öğrenmesi gibi. Bu nedenle farklı yöneticilerle çalışmayı, hep faydalı bulmuşumdur. Burada iş, yöneticiyi örnek almaya gelince hep iyi yöneticilerden bahsedilir. Fakat herşeye biraz da olumlu tarafından bakmayı sevmemden midir bilemem ama  kötü  yönetici ile çalışmanın da bazen iyi tarafları var elbette.  Örneğin :  İşine pek dikkat  göstermeyen bir yönetici ile birlikte çalışıyorsanız, işinizde sorun çıkmaması  adına çok daha dikkatli ve detaycı olarak onu tamamlamak  zorunda kalabilirsiniz.Bu durum o dönem için belki sizi üzebilir hatta yorabilir fakat sonrasında bu durum sizi çok daha çabuklukla ve sağlam iş yapan kişi haline getirebilir.İşin başka tarafından bakacak olursak da kötü diye nitelediğimiz yönetici davranışlarının  sizde bıraktığı izlenim ve uyandırdığı kötü duyguları hissederek, bir başkasında bırakacağı etkiyi kendinizde test ettiğinizden bir başkasına yapmayacağınızdan eminim. Aslında sözün kısası  iyi yöneticiden “ne yapmamız”  gerektiğini, kötü yöneticidense “ne yapmamamız” gerektiğini öğreniriz. Kötü yönetici olmak gibi bir isteğiniz varsa o  başka mesele tabii.

Çok kemikleşmiş şirketlerde yönetici davranışlarının hemen hemen aynı olduğunu  ve yönetim tarzlarının   birbirine çok benzediğini görebiliriz. Bu şirketler genelde dışarıdan tecrübeli çalışan almayıp, yeni mezun gençleri  içeriden  yetiştirmeyi tercih eden şirketler. Yönetici profillerine baktığımızda aynı davranış kalıplarının olduğunu ve bu kalıpların miras gibi diğer genç çalışanlara geçtiğini görebiliriz. Öyle ki yeni yetişmiş gençler başka bir işyerinde çalışmamış oldukları için kıyaslama yapmak gibi bir şansları olmadığından şirket içerisindeki yöneticileri rol model olarak alacak ve bu davranışlar sentezlenmeden yeni yetişen yöneticilere aktarılacaktur.Örnek olarak şirkette otoriter yönetici modelinin benimsenerek, usta çırak öğretisi içerisinde aynen devam etmesi. Oysa artık hepimiz biliyoruz ki  aynılaştırmak kurum içi körlüklere ve değişim karşısında dirence ve zayıflığa neden olmaktadır.
Çocukken yapılan taklitler zaman içerisinde biz büyüdükçe gözlem sayısının artması ile birlikte sentezlenerek  daha iyi modellerin ortaya çıkmasını sağlamaktadır.Unutulmamalı ki daha iyiyi yakalamak,  gözlemlerin artarak iyi sentezlenmesinden geçmekte.


Haftanın Dipnotu : Giydirilmiş Ücret Hesabı yapılan Durumlar

Giydirilmiş Ücret yalnızca kıdem ve  ihbar  tazminatı hesabında uygulanır. Diğer tüm ücret hesapları çıplak ücret hesabından yapılmaktadır.(Fazla Mesai, yıllık izin, genel tatil günlerine ait ücret) Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin bir kararı ile, “Mahkemece davacı işçi yararına yıllık izin ücreti ve genel tatil ücretinin çıplak ücret üzerinden hükmedilmesi gerekirken, giydirilmiş ücret üzerinden karar verilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir”